Meslek Edindirme Kurs Kayıtlarımız Devam ediyor.. 0216-347 65 65// 0555-986 71 02
HASTA BAKICI KURSU
 
  ANA SAYFA
  ONLİNE KAYIT (indirimli)
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İLETİŞİM
 
DUYURULAR
 
Bahariye

Meslek Eğitim Kursları

www.bahariyemeslekkurslari.com


Bahariye
Sürücü Kursu

http://www.ehliyet.com.tr/

 
İSTATİSTİK
 
 
 
YAŞLI BAKIMI İÇİN ÖNERİLER
Yatağa bağımlılık hali söz konusu olduğunda iyi bir bakım verilemiyorsa vücuttaki tüm sistemlerin olumsuz etkilenmesi ve bir çok problem yaşanması kaçınılmaz hal alır. Kas iskelet sisteminde osteoporoz ve kullanılmayan kaslarda güçsüzlük ve küçülme, deride yatak yaraları, solunum sisteminde hareketsizliğe bağlı zatürree, akciğer ödemi ve aspirasyon pnomonisi (yiyeceklerin solunum yoluna giderek zatürreeye neden olması), kalp damar sisteminde tıkanıklıklar, emboli, trombüs, sindirim sisteminde kabızlık, iştahsızlık, beslenme bozuklukları, ağız içi enfeksiyonlar, üriner sistemde idrar yolu enfeksiyonları, idrar tutulması, mesane taşları, ruh halinde bozukluklar uyku düzeninde bozukluklar olası muhtemel sorunlardır.

Ayrıca hijyen gereksinimi artmış, psikolojik ve sosyal olarak desteklenmesi de daha fazla anlam kazanmıştır. Bakımında yeterli beslenmesi, sıvı alımı, boşaltımı, kişisel hijyeni ve mobilizasyonuna (pozisyon değişikliği,zaman zaman oturtulması vb.) özen gösterilmeli mümkün olduğunca kendi bakımına katılımı sağlanarak yalnızlık ve işe yaramazlık duygularından kurtulması sağlanmalıdır. Evde yatağa bağımlı yaşlı bakımı ve takibi destek isteyen ve paylaşılması gereken zor bir iştir. Bu tür kişilerin Huzurevleri Özel bakım ünitelerinde bakılması hem bakım kalitesini arttırır hem de sosyal ve duygusal açıdan izole olmasını engelleyebilir.

 

2
BESLENME

Yaşamın her döneminde sağlığın korunmasında ve geliştirilmesinde beslenme önemli bir etmendir. Kişinin yaşlanma süreci, yaşam süresi ve kalitesi beslenme biçiminden etkilenebilmektedir. Günümüzden yaklaşık yarım yüzyıl önce başlayan ve süregelen çalışmalarda deney hayvanlarında enerji tüketimi ve yaşam süresi arasında ilişki bulunmuştur. Genellikte düşük kalorili diyet alan deney hayvanlarının daha uzun sûre yaşadıkları saptanmıştır. Bu çalışmalarda enerji sınırlamasının immün fonksiyonları (düzelttiği, hücresel proliferasyon hızını azalttığı, bazal metabolik hızı düşürdüğü, hücrelerin RNA'yı yenileme yeteneğini etkilediği, daha az serbest radikal oluşumu sağladığı, protein sentezini ve yıkımını arttırdığı ve bu değişikliklerin tümünün daha uzun yasam süresi ile ilişkili olabileceği sonucuna varılmıştır.
Deney hayvanlarında elde edilen orta derecede enerji sınırlamasının yaşam süresini uzatıcı etkisinin insanlar için geçerliliği tartışmalıdır. Yetersiz enerji alımının yaşamın her döneminde getireceği sağlık riskleri göz önüne alındığında, enerji alımının boya uygun vücut ağırlığını koruyucu düzeyde olması daha uygun görülmektedir. Düşük enerjili diyetin insanlarda yaşam süresine etkisi konusundaki çalışmalar çok azdır. Bu konuda etki-sonuç ilişkisinin kurulabilmesi için daha çok çalışmalara gereksinim vardır.

Besin öğeleri de yaşam süresini ve yaşlanma mekanizmasını etkileyebilmektedir Örneğin diyetteki bazı antioksidanların miktarının artması serbest radikal konsantrasyonunu kısmen azaltabilmektedir. Yüksek yağlı diyetlerle ise obesite, yaşam süresinin azalması, tümörlerin erken ortaya çıkması, azalmış bağışıklık ve kollajenin hızlı yaşlanması gibi sonuçlar elde edilmiştir. Yağın bileşimi ve diyetteki antioksidan miktarı serbest radikal hipotezine göre yaşam süresini ve tümör gelişimini etkilemektedir.

3
ALZHEİMER

Alzheimer ilk kez Alman bir psikiyatrist olan Dr Alois Alzheimer tarafından 1906 yılında, ölümünden sonra bir kadın hastanın beyninde bulunan anormal topaklar ve yumaklar şeklinde tanımlandı. Avrupa’daki rakamlar 65 yaş veya üstü kişilerin yaklaşık %5’inde Alzheimer hastalığı bulunduğunu düşündürmektedir. Bu rakam 85 yaş ve üstü grupta %20’ye çıkar.Bütün dünyada 18 milyon kişide demans bulunduğu tahmin edilmektedir. 2020 yılında bu rakamın 34 milyona çıkmış olacağı öngörülmektedir.3 Alzheimer hastalığı olan insanlara ait rakamlar farklı çalışmalarda değişkenlik gösterir; Şekil 5’te 2002 yılında ülkelerdeki tutulum oranları gösterilmektedir. Yaşlanan nüfus ve Alzheimer hastalığı
Nüfus progresif biçimde yaşlanmaktadır, bu yüzden giderek artan sayıda insan Alzheimer hastalığının daha yaygın olduğu yaş gruplarına doğru ilerlemektedir. 2020’ye gelindiğinde bütün dünyada yaşlıların sayısı bir milyarı aşacaktır. Avrupa’nın dünyadaki “en yaşlı” bölge unvanını koruyacağı düşünülmektedir. Halihazırda yaşlılar nüfusun yaklaşık %20’sini temsil etmektedir ve bunun 2020’de %25’e çıkması beklenmektedir.5 Bu da Alzheimer hastalığı olan kişilerin sayısının gelecek 10-20 yıl içinde dramatik biçimde artacağı anlamına gelir.

 

 

4
PARKINSON
beynin alt kısımlarındaki gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna bağlı bir sinir sistemi hastalığı. Genellikle orta yaş hastalığıdır. Adını hastalığı ilk defa 1917'de titremeli felç olarak tarifleyen James Parkinson'dan almıştır. Binde bir sıklıkla görülen, müzmin, ilerleyici, tedavisiz iyileşmeyen bir hastalıktır.

Temel bozukluk, koordineli hareketleri düzenleyen beyin bölümlerindendir. Bu bozukluğu yapan sebep tam bilinmiyorsa idyopotik Parkinson hastalığı, sebebin belli olduğu durumlarda ise Parkinsonien sendromlar adı verilir. Bunlar:

Geçirilmiş beyin enfeksiyonları,
Bazı ilaçlar,
Arteioskleroz,
Ailevi sebepler,
Travma,
Zehirlenmeler,
Tümörler,
Kandaki kırmızı hücrelerin aşırı yükselmesi
gibi durumlardır.

 

5
DEMANS

Kişide ilerleyen yaş ile , beyindeki bir takım değişmeler sonrası oluşan bellekte bozulma (yakın döneme ait hafızada güçlükler) yanısıra, konuşma, söylenen şeyleri ya da daha önce bilinen şeyleri yapamama, çevresindeki eşya ve varlıkları tanıyamama; hesaplama, plan yapma, yürütme, sorunları çözme, davranışları yeri geldiğinde sonlandırabilme, uygun yargıda bulunma gibi daha çok beynin frontal bölgesine ait becerilerde kayıplar ile kendini gösteren ilerleyici bir rahatsızlıktır.
Hangi yaş grubunda , ne oranda görülmektedir?
65 yaş üzerindeki grubun % 2-4'ünde, 85 yaş üzerinde ise % 20 oranında görülmektedir
Bu duruma neden olan rahatsızlıklar
Yaklaşık olarak % 60 kadarı Alzheimer dediğimiz rahatsızlıktan dolayı,%10-20'si beyin damar hastalıkları ve tıkanmaları, tekrarlayan felçlerden ötürü, % 10'u alkole bağlı, geri kalanı ise travma,ilaç zehirlenmeleri, kafa içindeki tümörler, abse ve diğer vücut hastalıkları (bazı vitamin eksiklikleri, tiroid, paratiroid ,böbrek üstü bezleri, karaciğer, böbrek, hipofiz hastalıkları gibi) sonrası oluşmaktadır.

 

 

6
DİYABET

Diğer adıyla şeker hastalığı, sık görülür ve ciddî sonuçlara yol açar.
Pankreasın ürettiği ensülinin yetersizliği veya etkisizliğinden kaynaklanır. Ensülin olmayınca, besinlerle aldığımız şeker ve diğer besin unsurları, ihtiyaç duyan hücrelere giremez. Böylelikle, hücreler şekersizlik çekerken, kanda şeker normal değerlerin üstüne çıkar. Kanda şekerin çok artması, “zehir” etkisi yaratır ve vücudun tüm hücrelerini tahrip eder.

Bu tahribat, çok yavaş ama “kararlı”dır. Yavaşlık, “düzeltme fırsatı” açısından iyidir. Ama kötü yanı, şeker hastalarında şekerin önemli bir zararının olmadığı hissini yaratması ve hastalıkları konusundaki vurdumduymazlıklarını artırmasıdır. Oysa şeker, “azimli bir düşman” gibi, vücudu içten içe, sessizce çürütür. Bu çürüme hem yaşam kalitesini bozar, hem ömrü kısaltır.

Tahribatın etkilemediği organ yok gibidir. Ama en büyük tahribat, damarlarda olur. Erişkinlerdeki görme kaybının başlıca nedeni şekerdir. Ayrıca katarakta ve glokom dediğimiz göz tansiyonuna da yol açar. Böbrek yetmezliği ve üreminin en önemli nedenlerinden biridir. Şeker hastaları, koroner kalp hastalığına ve felce 2-4 kat daha fazla yakalanırlar. Gangren yüzünden ayak-bacak kesilmesine neden olabilir. İsteksizlik, sertleşmeme gibi cinsel işlev bozukluklarıyla karşımıza çıkabilir. Sinir tahribatı yüzünden his kusurları, mide-barsak sorunları gelişir. Pek çok cilt hastalığına çanak tutar.

 

7
KEMİK ERİMESİ (osteoporoz)

Yaşam kalitesini olumsuz etkileyen sorunların başında geliyor eklem ve kemik rahatsızlıkları. İleri yaşlarda yoğun kemik ve eklem ağrıları olarak kendini gösteren bu sorunlar devam ettiği takdirde sonunda osteoporoza ve ileri derecede eklem sorunlarına dönüşebiliyor. Bu rahatsızlıklar baş göstermeden önce, doğal takviyelerle kendinizi korumanız mümkün...

Dinamik bir yapı olan insan iskeleti, sürekli yapım ve yıkım halinde. Çocukluk ve gelişme çağında kemiğin yapım faaliyeti, yıkımdan çok daha hızlı seyrediyor. Böylece kemiklerimiz büyüyor ve kalınlaşıyor. Ayrıca, kemiklerimizin yoğunluğu da artıyor. Bu gelişme 20'li yaşlarımızın ortalarına kadar devam ediyor ve bedenimiz güçlü bir kemik yapısına kavuşuyor. İskelet olgunluğa eriştikten sonra, yapım ve yıkım aktiviteleri dengeli bir şekilde devam ediyor. Ancak 40'lı yaşlardan itibaren kemik yoğunluğu dengesi negatif yöne doğru kaymaya başlıyor. Bu değişim kadınlarda menopoz döneminde östrojen hormonunun azalmasına bağlı olarak artış gösteriyor. Dolayısıyla 50 yaşın üzerindeki kadın ve erkekler her yıl kemik kütlelerinin yüzde 1-3'ünü kaybediyor. Kemiğin yoğunluğunu kaybederek delikli bir yapı alması haline ise osteoporoz adı veriliyor. İşte, bu boşluklu yapı çok daha zayıf ve kırılmalara eğilimli bir özellikte.

 

 

8
DEPRESYON

Yaşlı kişilerde depresif bozukluklar oldukça sık görülmektedir. yaşlının fiziksel yoksunluk duyması gündelik hayattan uzaklaşması ruh halini olumsuz etkilemektedir. Evde bakımı yapılan yaşlıda fiziksel sorunlarla uğraşırken yaşlının ruhsal değişiklikleri gözden kaçırılırsa;tedavi süreci uzun süren (6 yıl ve daha fazla) depresyon olgularına rastlanmaktadır.
Bu sebepten bu depresyonlara tam tanı konması ve etkili tedavi sürecinin geciktirilmeden başlatılması için çok iyi gözlenmesi gerektiği anlam kazanmaktadır.
Belirtiler:Uyku düzeninde değişiklikler,iştahsızlık,gündelik hayatında etrafa ilgisizlik,üzüntü,çaresizlik,ümitsizlik hissi,olumsuz düşünceler,azalmış enerji,kabızlık,idrar tutulması,aşırı kilo kaybı ya da kilo alımı sayılabilir.
Huzurevleri Özel Bakım Ünitelerinde bakımı yapılan yaşlılar,aynı yaş gurubu ile birlikte olmaktan ve ihtiyaçlarının diğerlerinden farklılık göstermemesi sebebiyle yoksunluk duygusunu daha az hissederler.Bu gibi kurumlarda Doktor;Psikolog,Sosyal Hizmet Uzmanı,Hemşire ve yaşlı bakıcılarının 24 saat kontrol ve gözlemi altında bulunduklarından teşhis ve tedavi sürecini kısaltmak mümkündür.

 


http://www.bahariyemeslekkurslari.com/?SyfNmb=1&pt=Anasayfa

Sögütlü Çeşme Cd Mahmut baba Sk No 13-kat 2 (İtfaye Karşısı)Kadıköy/İstanbul

0216-347 65 65 // 0555-986 71 02


Yazılım & Hosting   Cankat.Net